TÜM OLAYLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ İLE ÇIKAN TEK SONUÇ

Bunu yazmak için çok bekledim. çünkü olayları görmem gerekiyordu. O olayları değerlendirmem gerekiyordu.

Bir depremzedenin halini bir depremzede ya da orada kurtarma esnasında o depremzedenin çıkarılışına şahit olan insanlar anlar. Diğer insanlar anlayamaz. Bu aynı annesi ölen çocuk gibidir. O çocuğu sadece annesi ölen başka bir çocuk anlar. Annesi ölmemiş birisi ne kadar anlamaya çalışmak için fikir yürütse de annesi ölmediği müddetçe annesi ölmüş birini anlayamaz. O yüzden, siyasetçiler bir depremzedeyi ya da vatandaşı anlayamaz. Çünkü onlar vekil ve çok maaş alıp lüks evlerde kalıp lüks arabalara binerken yaptıkları alışverişlerin maliyeti her zaman aynı alışverişi yapan bir vatandaşın maliyetinden daha ucuz şekilde alışveriş yaparlar.

Bir vatandaş olarak siyasetçilerin bizleri anlamasını beklemeyin. Siyasetçiler kendi ekosistemlerinde bişeyler yapmaya devam etsinler, yaptıkları çoğu şey ya vatandaşın zararına ya da kendilerine yakın insanları koruyacak şekilde.

Atatürk zamanında Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir demiş. Hiç bi lider bunu durduk yere söylemezdi. Düşündüğünüzde bi sürü savaştan sonra Cumhuriyet ilan edilmiş, her yere fabrikalar açılmış, okullar, halkevleri vs açılmış ve insanlar buna olumlu tepki vermiş. Demek ki o zamanın toplumu şimdiki gibi değilmiş. Şimdi siyasetçiler için vatandaş, oy verecek zombi olarak görülüyor. Deniz Feneri olayını ve sonradan fetöyü düşünün. Fetönün yönettiği para ile deniz fenerinin yaptığı yardımların masrafını karşılaştırdığınızda ikisi arasında çok büyük fark olduğunu tahmin edebilirsiniz. 1990ların sonu ve 2000lerde Deniz Feneri yaptığı yardımları TVlerden canlı yayınlıyorlardı. TVlerde izleyenler ise acıyıp para gönderiyordu. O zaman internet vardı fakat internet üzerinden haberleşme bu kadar yaygın değildi yani anlık bir sohbet odası açamıyordunuz ya da facebook yoktu forumlar vardı belki ama herkes kullanmıyordu. Herşey TVlerden dönüyordu. Yardım alan, TVde yardımları izleyen herkes o zaman oy verdi çok iyi hatırlayın. Şimdi bunu yayınsız bi şekilde Bebecanın partisi yapıyor.

Aslında düşündüğünüz zaman, siyasetçiler için vatandaş, iktidara gelebilmek için cahil ve sefalet içerisinde yaşaması gereken zombileştirilmiş insan topluluğu olarak düşünülebilir. Çünkü bir insan ne kadar cahilse o kadar kullanışlı olur, en azından inandırılır. Bu inanç meselesini önceki yazılarımda anlatmıştım dini inanç değil. Bir insan ne kadar çok geçim sıkıntısı çekerse o kadar çok para hasreti ve çok kazanma hasreti çeker ama şükretmeye de yatkındır, çünkü çok az sevindirici bişey bile olsa şükreder bu da bu insanları kullanışlı hale getirir. Yani Atatürk zamanındaki zeki toplum artık yok. artık cehalet içerisindeki kullanışlı toplum var. Ben 2017’den beri TV izlemiyorum, TV’ye şöyle bi baktığımda zekamın gerilediğini hissediyorum. Çünkü TV kanallarında saçma salak konuşan bi yerlere gelmiş makam mevki sahibi insanlar bilerek istenen şekilde saçma konuşuyor. Belki para karşılığında bile bu konuşmayı yapıyor olabilirler. Bunların hepsi aslında propaganda. Tüm TV kanalları kendi mahallesindeki insanları uyuşturmaya çalışıyor sadece o kadar. Şu an TV izleyen insan sayısı da çok fazla.

Gelelim deprem meselesine, orada olanlar, depremzedelerin çıkarılmasına tanık olanlar, gönüllüler ve arama kurtarmacılar herşeyi çok iyi biliyorlar. İnsanlar her olayın içerisindeydi ve birbirlerine şahitler. Depremde aslında ne oldu onu açıklayayım.

Bir binanın zemin etüdünden dekorasyonuna kadar geçen süre içerisinde

zemin etüt sondajcı ekibi

jeolog-jeofizikçi

lab

zemin etüt raporu

geoteknik raporu

inşaat mühendisinin yaptığı işler

işçi ekibi

müteahhitin malzeme kalitesi

yapı denetim firması

belediye kontrolörü

gibi faktörler var. Zemininiz sağlam olsa bile bunlardan en az 1i eksik ya da sakat yapıldıysa binanız yıkılır. Bu bir kollektif iş ve bu işin her aşamasında işi yapanların dürüst, ahlaklı, iş etiği bilgisi olan insanlar olması gerekiyor

mesela bir örnek verecek olursak,

zemin kaya zemin olsun binanın projeleri hesapları sağlam olsun ama işçi ekibi her zaman döktüğü gibi beton döküyor ve bildiği yöntem yanlışsa, ya da mühendise/müteahhite kızıp bilerek yanlış demir bağladıysa binanız çökecektir.

Aslında baktığınız zaman, zemin etütlerinin belediye kontrolörüne verilmesi ama yapı denetimin ayrı şirkette olması bu işin denetiminin farklı şirketlerce yapılmasının istenmesi bir aşamadaki hatanın diğer aşamada farkedilememesini doğurabilir. ve bu aslında istenen bişey. Evet bu isteniyor. Çünkü inşaat sektörü ülkenin lokomotif sektörü ve depremlerde insanların sağlıkları, aile birlikleri ya da can güvenlikleri önemli değil. Önemli olan binaların yıkılması. Çünkü binaların yıkıldığı yerdeki insanların Türkiye’nin büyüme oranına katkısı 1 puan bile değil. (GoldmanSachs Haberi) Yani binalar yıkılsın, hafriyat toplama enkaz kaldırma işi taşere edilsin ve yeni binalar yapılsın ve o binalardaki evler depremzedelere satılarak depremzedeler ömür boyu borçlandırılsın. İstenen işte bu.

Dediğim gibi Türk milleti en zeki millet çünkü işi aksamasın diye kanundaki boşlukları bulup faydalanabilen ve hatta rüşvetsiz iş çözebilen bir millet olduğundan. ama kullanışlı hale getirildiğinden depremlerde ölüyorlar. Depremde ölmeniz hiç kimsenin umrunda değil. Ve kanunları yapanlar bilerek ve isteyerek bu kanunlara boşlukları koyuyorlar. Zaten boşluk koymasa bile rüşvet diye bişey var.

Televizyonda ve Twitterda ise tamamen propaganda döndü. Twitterda zaten algoritma sizin görmek istediklerinizi karşınıza çıkarıyor. Muhalifler muhalif hesapların yazdıklarını gördü, Muhalif olmayanlar da muhalif olmayan hesapların yazdıklarını gördü. Televizyonda ise 10 il harici 71 ile TV kanallarında gazeteciler, spikerler, haber kanalları, siyasetçiler, açık oturumcular herkes kendi mahallesinden olanlara tiyatro oynadı. Şu an deprem bölgesinden olmayan birisi depremi ve deprem sonrası olan herşeyi bir depremzededen ya da sahadaki birinden daha iyi bildiğine çok emin. AKPli birisi de CHPli birisi de depremi çok iyi biliyor. Bunu TV izleyerek sanki içindeymiş gibi yaşadılar, TV kanalları bunu insanlara yaşattı. Ahaber de HalkTV de kendi kitlesine oynadı yani.

Jeolog profesörler TV kanallarında bas bas bağırdılar. Bu insanlar da benim bunu farkettiğim gibi olayın aslında iç yüzünü farketmişlerdir. Çünkü 99 depreminden bu yana TVlerde aynı hocalar var.. Demek ki yaptığın uyarılar bi sike yaramıyorsa burada 2 ihtimal var

1- Ya salaksın hala uyarmaya devam ediyorsun işin farkına hakkaten varamadın

2-İşin farkına vardın ve gündemde kalmaya ya kendini tatmin etmeye ya da  siyasete girmeye falan oynuyosun

Ahmet Ercan hoca bir tweet attı o tweette yazdığına göre İstanbul’da olası bir depremde yıkılacak evlerin %60ı fakirlerin evi olacak dedi.

2020’de İBBnin yaptığı siksok rapora göre sadece kadıköyde 190 kişinin öleceği öngörülüyor. Ben bu rapora önce çok tepki gösterdim. oraya buraya yazdım dedim nası olur mühendisler dalyarak falan heralde dedim danışman hocası da orospu çocuğunun önde gidenidir diye düşündüm ama sonradan farkettim ki, istenen bu. Fakat Ahmet Ercan fakirlerin evinin daha çok yıkılacağını bildiğine göre depremde nerelerin yıkılacağının çalışması bi şekilde yetkililerin elinde vardır. Buna da kızmamak gerekiyor. Çünkü vatandaşın gönlü İBB raporları ile rahat tutulurken aslında yönetimin öngördğü gerçeği bizler Ankara’dan TVlerden ve sosyal medyadan izleyeceğiz. Unutmayın ki Türkiye Cumhuriyeti çok büyük bir devlet. Yıllardır kuşatma olmasına rağmen yıkılmadıysa depremler bizi etkilemez. Yok öyle bir dünya. Yani solcuların korktuğu gibi değil. biz yani depremden etkilemeyenler sadece senaryoyu izleyeceğiz o kadar.

Goldmansachsın raporuna göre depreme yakalanan Tüm Türkiye’nin GYSH oranı 4-3 olarak öngörülürken bu illerin katkısı 1 bile değil.

Yani oradaki insanların yaşarkenki maliyeti devlete kazandırdıklarından çoktu veya oradaki insanların yaşarkenki devlete ekonomik katkısı önemsenmeyecek kadar azdı??

İstanbul’da olası bir deprem eğer ülke ekonomisi kötü iken olacak olursa

1- Fakirlerin evlerine arama kurtarmacılar gitmeyecek

2-Normalde sık sokaklarda yığılan evler yolları kapatacak ve arama kurtarmacılar gidemeyecek.

3-Deprem kışın olursa enkazda canlı kalanlar hipotermiden ilk gün ölecek

4-Deprem yazın olursa kurtarma işi zaten uzayacağından ilk gün hariç kurtarılan herkesin olası ampütasyona ek olarak böbrekleri sakatlanacak

5-Çoğu insana ulaşılamayacak, yağma ve cinayet olayları olacak

6-Asker sahaya inmemiş olursa sosyal felaket olacak

Bu saydıklarım aslında sırf binaların yıkılması gerektiği için olacak. Aslında binaların yıkılması istenirken ardından gelen çok acı olaylar yaşayacağız

Ben bir tektonikçi değilim. Depremi yaşamış biriyim. Aldığım eğitim bana yaşadıklarımı nasıl değerlendirmem gerektiğini öğrettiğinden depremin teknik fay konularına girmeden deprem sonrasında ne olacağını ve sebeplerini kendi çapımda değerlendirdim. TVlerde boy göstermek gibi derdim de yok. Ünlü olayım diye bir derdim de yok. Yazdığım yazılar ses getirdi ve popüler oldum ama ünlü olmak istemiyorum. Çünkü yapmam gereken çok şey var. Faylar ile ilgili genel jeoloji bilgim var ve kaç yıl öncesinin bilgileri ile fikir yürütüyorum sadece o kadar.

Deprem tehlike haritası yapmışlar twitterdan bakıyorum proflar yanlış diyor

Deprem yasası diye bişeyden bahsediliyordu TVde bu zamana kadar neden çıkarılmadı diye sormadan edemiyorum

JMO faya ev yapmasınlar diye fay yasası çıksın istiyor. Sahadaki jeologlar fayın üzerinde yıkılmadan ayakta kalmış 2 katlı ev fotoğrafı atıyor

Deprem vergilerinden kimsenin haberi yok

E işte tüm bunları gördükten sonra diyorum ki o zaman. İnşaat işi kollektif bir iş ve bir bütün olarak düşünülerek yapılmalı. tüm bu ister teknik olsun, ister kanun tarafında olsun bu boşluklar ve aksaklıklar bilerek yapılıyor. Öyle yapılıyor ki olay en sonunda yandı bitti kül oldu oluyor. Yandı bitti kül oldu yazımı okursanız demek istediğimi anlayabilirsiniz.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir